ATA SÖZLERİNİN YANLIŞ BİLİNEN ANLAMLARI VE ATA SÖZÜNDE ASLINDA ANLATILMAK İSTENENLER


ATA SÖZLERİNİN YANLIŞ BİLİNEN ANLAMLARI VE ATA SÖZÜNDE ASLINDA ANLATILMAK İSTENENLER




1- ‘’Güzele bakmak sevaptır’’ sözü ‘’Güzel bakmak sevaptır’’şeklindedir. 

2- ‘’Azimle sıçan duvarı deler’’sözü ‘’Azimli sıçan duvarı deler’’ şeklindedir. 
 Azimle sıçan betonu deler. Bilinenin aksine burada anlatılan bir eylem değil, sıçan hayvanıdır. Azimli sıçan mermeri deler bu sözün doğrusudur.

3- ‘’Göz var nizam var’’ – Göz var izan var. izan; anlayış, anlama yeteneği anlamına gelmektedir. Nizam ise düzen ve kural demektir.Göz var nizam var. Aslında olması gereken göz var izan vardır.

4- ‘’Eşek hoşaftan ne anlar’’ sözü ‘’Eşek hoş laftan ne anlar’’ şeklindedir.  Eşşek hoşaftan ne anlar. Olması gereken eşşek hoş laftan ne anlar.

5- ‘’Aptala malum olurmuş’’ sözü ‘’Abdala malum olurmuş’’ şeklindedir. 

6- ‘’Direk olay’’ sözü ‘’Dile kolay’’ şeklindedir. 

7- ‘’Kısa kes aydın havası olsun’’ deyiminin orijinali ‘’Kısa kes aydın abası olsun’’ şeklindedir. Sebebi efe abasının dizlerinin açık olmasıdır. 

8- ‘’Hay'dan gelen hu'ya gider’’ deyimindeki 'hay' ve 'hu' Allah'ın isimleridir ve bu deyim ‘’Allah'tan gelen yine Allah'a gider’’ anlamına gelir. Haydan gelen huya gider. Genelde çaba harcamadan kazanılan bir şeyin kolay kaybedileceği gibi düşünülür ancak gerçeği Hayy'dan gelen Huy'a gelir anlamındadır. Tam anlamı Allah'tan gelen Allah'a gider.

9- ‘’Su uyur düşman uyumaz’’ sözünün doğrusu ‘’Sü uyur düşman uyumaz’’dır. 'sü' eski dilde 'asker' anlamına gelir. 

10- ‘’Saatler olsun’’ değil de ‘’Sıhhatler olsun’’ diye vurgulamak gerekir. Bilhassa çocukların zihninde banyo ile saat arasında kurulmaya çalışılan ilişki zaman kaybettirir. 

11- ‘’Yalancının mumu yatsıya kadar yanar’’ Bu söz insanlar tarafından yalancının yalanı en kısa sürede anlaşılır diye yorumlanıyor. Bu yorum doğru olmakla birlikte eksik ve hatta yanlış. Zira bu sözün ortaya çıkışı şöyle imiş: eskiden yatsıyı kılmadan yatan bazı kişiler dışarıdan bakanlar yatsıyı kılıyor sansınlar diye yatmadan önce yatsının sonuna kadar yanacak bir mum yakarlarmış. Sözün aslı da budur. 

12- ‘’Başımız sağ olsun’’ 
Farklı açıklamalar var şöyle ki :
ölen insanların yakınları başsız yani sahipsiz büyüksüz kalmasın diye, ölen kişinin yakınına başındaki insan sana sahip çıkan veya yanında bulunan insanlara sağlık versin anlamında söylenir, kısacası ölen zaten ölmüştür, ancak yanındaki insanlar sağlıklı olsun, Allah onlara uzun ömürler versin ve “baş”sız kalma manasında söylenir, çünkü sahipsiz kalmakta kötü bir durum olduğu için eskiden beri bu şekilde söylenmiştir, böylece tüm cenazelerde ölülerin yakınlarına “Baş”ınız sağolsun denir.

hem yanlış anlaşılıyor hem de ‘’Başınız sağ olsun’’ şeklinde yanlış söyleniyor. Diyelim ki, sapasağlam ve genç bir oğlunu kaybetmiş bir anneye ‘’Başın sağ olsun’’ demek ‘’Aman üzülme o öldü ama sen sağsın ya ona bak’’ demek değil midir? Halbuki sözün aslı ‘’Başımız sağ olsun’’ yani "devletimiz var olsun’’dur. ya da 

"Bağrımdaki biten başlar/Muhammed'in aşkındandır" dizelerinde de geçtiği üzere, Anadolu Türkçesinin erken dönemlerinde "baş" kelimesinin "yara" anlamı da tedavülde idi. Bugün morfolojik kaymaya uğrayarak "sağ olsun" şeklini alan sözün aslı ise "sağalsın" biçimindedir. "sağalmak", "iyileşmek, geçmek" demektir. Yani "başın sağalsın"="yaran şifa bulsun" anlamında bir temenni ifadesidir.

13- ‘’Aslan yattığı yerden bellidir.’’ Herkes bu sözü yatağın temizlenmesi anlamında anlıyor ama aslan yattığı yeri temizler mi ki temizlik için aslan örnek gösteriliyor. Halbuki sözün asıl anlamı ‘’Bir aslanın aslan olduğunu belli etmesi için ayağa kalkıp kükremesine gerek yok yattığı yerde bile o aslandır.’’ şeklindedir.

14- “Merhametten maraz doğar.” Ata sözünü de çevremizde sık sık duyarız. İnsanlara fazla iyilik yapılmaması aksi takdirde iyilik yapılandan zarar görülebileceğini ima eden bu atasözü, toplumun değer yargılarıyla ters düşmektedir. Bizim örfümüz, geleneğimiz, dinimiz her şartta iyilik yapılmasını emrederken toplumun böyle bir ata sözünü söylemesi zordur. Bu durum bir fıkrada da olduğu gibi Bektaşi bakış açısıyla atasözüne bakmaktan kaynaklanmaktadır. Atasözünün tamamı “Mürüvvet bilmez katında, merhametten maraz doğar.”dır. Anlamı: “İyilik bilmez katında merhametten kötülük doğar.” dır. Bir kısmını almadığımız zaman atasözü anlatmak istediğinden farklı anlaşılacaktır.

15-  Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz. Sözün gerçeğinde anne değil Bağdat yakınlarında bulunan Ane uçurumundan bahsetmektedir. Yar kelimesi de küçük uçurum anlamında kullanılmıştır. “Ana gibi yâr olmaz, Bağdat gibi diyâr olmaz.” Ata sözündeki “ana” kelimesini biz “anne” olarak; “yar” kelimesini de “sevgili, sevilen” anlamında “yâr” anlarız. Oysa bu kelimeler zamanla tam manasıyla anlam başkalaşmasına uğramıştır. “Ana” ile “Bağdat”; “yâr”ile “diyâr” ilgisiz kavramlardır. Ata sözündeki “ana”kelimesinin aslı “ane” dir. Bağdat yakınlarında bir “yar(uçurum)”ın adıdır. Dolayısıyla atasözünün anlamı: “Ane gibi uçurum, Bağdat gibi diyâr 
olmaz.” dır. Milletimiz “ane” kelimesini unutmasıyla bu kelimeyi kendisine en yakın olan ve insanımız katında değerli olan “ana” kelimesiyle değiştirmiştir.

16- “Eski camlar bardak oldu.” Günümüzde bardaklar camdan yapılınca, bardağın başka bir maddeden yapılabileceği insanların aklına pek gelmiyor. Toplum zihnine kolay gelen bir durumdur. Bilinene yönelme, tercih etme. Oysa bu ata sözündeki “cam”, “çam”dır. Atasözü: “Eski çamlar bardak oldu.” şeklindedir. Camın az bulunduğu zamanlarda bardaklar çam ağacından yapılırdı.

17- ‘’Su küçüğün söz büyüğün’’ diye bildiğimiz atasözü aslında ‘’Sus küçüğün söz büyüğün’’dür "Su küçüğün söz büyüğün." Bu ata-sözünde zaman içerisinde bir değişmeden ziyade peygamberimizin bir hadis-i şerifini yanlış değerlendirme söz konusudur. Peygamberimiz bir gün ashabıyla toplantı halindeyken su getirilir. Peygamberimiz suyu içer, su içtiği bardağı yanındakine verecektir. Peygamberimiz bu tür durumlarda her zaman sağda oturan insanı solda oturana tercih etmiştir. O günkü mecliste sağında İbn'i Abbas vardır ki o gün bir çocuktur. Solunda ise Ebu Bekir vardır. İbn'i Abbas'a döner müsaade ederse suyu Ebu Bekir'e vermek istediğini belirtir. İbn'i Abbas ise bu şerefi başkasıyla paylaşamayacağını belirtir, izin vermez suyu içer. Dolayısıyla İbn'i Abbas küçük olduğu için değil sağda olduğu için tercih edilmiştir. Atasözünün aslı "Sus küçüğün söz büyüğündür." zamanla bu hadiseden dolayı "sus", "su"ya çevrilmiştir.

18- Ava giden avlanır. Burada anlatılmak istenen ava giden kişin av olabileceği değildir. Ata sözünde tembellikten kaçınılmayı öğütlemekte ve sadece ava giden kişilerin avlanabileceği vurgulanmaktadır. Yani sadece ava gidenler avlanabilir evde oturup yatanlar değil.

19- Fukaranın düşkünü beyaz giyer kış günü. Aslında sözün doğrusu zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günüdür. Ancak buradaki zürafa bizim bildiğimiz zürafa değil zerafetine önem veren kişi anlamındadır.

Yorumlar